Zaman nasıl geçiyor? Yıllar ne çabuk akıp gidiyor değil mi? Kaç onbeş, kaç yirmi yaş sığar oldu ömrümüze bir bilsen?
Tam, üç yirmilik yaş eskitmişiz geçen ve giden günlerimizde. Şimdi, eğer kaldıysa, son bir defa daha bir yirmiliğe hazırlanıyorum ömrümüzü.
Okul yeni bitirmiş, yeni işe girmişim, ekonomik özgürlüğünü yeni kazanmış, rüştünü ispata çalışan gencecik bir fidan gibi kıpır kıpır, umut dolu yüreğimiz.
Senin var mı?
benim;
Hayallerim var.
Umutlarım var.
Planlarım ve projelerim var düşüne biliyor musun?
Ve hatta neredeyse yeniden aşık olacağım. İnsan nüfusu seni tanıdığım günden bu yana iki kattan fazla artmış yedi milyarın çok üstüne çıkmış.Ve ben onca insanın içinde sana alıştım. Hatta seni sevmeyi öğrendim. Seni kendim bildim.
Yaşıyor musun? Yoksa öldün mü? Hiç bilmiyorum.
Ama olsun.
Bu mektubu her halükarda sana yazıyorum.
Hala unutulmadığın, sevildiğini ve özlendiğini bilmeni istiyorum.
Eğer hastaysan kalk ayağa daha yaşayacak günlerimiz var. Eğer çaresizsen terken yaşadığın o kahrolası seni çaresiz bırakan yeri ve insanları. Kır bütün telefonları, sil defterinden bütün numaraları. Seni gerçeklerden koparan, sana dayatılan yaşamı, tütün sosyal medya hesaplarını kapat.
Bir kağıda yazacağın, her harfinde, her kelimesinde cümlesinde düşüneceğim ve kendimden geçeceğin bir mektup yaz bana.
Kendini anlat.
Eğitimini, işini, eşini, aşını, çocuğunu, anneni babanı komşunu, malını mülkünü, kariyerini, statünü boş ver. Sen bana ruhunu anlat. Ruhun doymuş, ruhun huzurlu, ruhun her zaman mutlu mu? Sen onu anlat.
Her kapıyı açışında bir yerlere
gidesin var mı? Her baharda kaçasın, her kara kışta sıcak yuvana dönesin var mı? Bunları
anlat.
Haydi gel sevgili.
Şimdi beklide ömrümüzün
son yirmiliğinde, ilk yirmiliğinde yaşamadığımız duyguları yaşayalım. Seninle tanışmadığımız yılları, birbirimizi aradığımız gibi heyecanları yaşayalım.
Gözlerimiz az
görmeye başlamış, dişlerimiz eksilmiş, tansiyonumuzda
varmış ve her yağmurdan önce
sızlayan dizlerimizi hiç düşünmeyelim.
Uzak diyarlara,
ister yalnız, istersen benden de fazla sevdiğini de al gel. Sevdiklerimize gönlümüz açık olsun. Bir dağ başında, bir göl
kıyısında, bir ormanlıkta her mevsimi bahar, her yanımızı saran dostlarımızla, çiçeklerimizle ve hatta ölene kadar muhabbetle yaşayalım.
Dünya malı
dünyanın. Günah ve sevap insanın. Günahta bizim sevapta bizim olsun. Haydi şu andan itibaren
son yirmili yaşımızı, ilk yirmili yaşımız gibi yaşayalım.
ZAMAN
Ölüm denizinin
Dümensiz gemisidir
Zaman...
Insan zamanında yaşamalı,
Zamanı yaşamalı her
zaman...
Kendine sor.
Nasıl yaşıyorsun?
Hangi zamanı yaşıyorsun?
...
Zamanı zamanında yaşıyor
musun?
Ey sevgili beni anlıyor musun?
Sen ona bak!...
Ömer YILDIZ
Okunma Sayısı:1428
Eklenme Tarihi:21-08-2018 08:10
HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK